Aktuelles
  • Herzlich Willkommen im Balkanforum
    Sind Sie neu hier? Dann werden Sie Mitglied in unserer Community.
    Bitte hier registrieren

[Türk Silahlı Kuvvetleri] - Turkish Armed Forces - Türkische Streitkräfte

10470802_868064903226861_2038137187321343901_n.jpg
 
Wir müssen aber noch ein wenig an der kadenz und an der reichweite feilen. zum vergleich die russische tunguska. 4000/5000 schuss in der minute, 8km reichweite.

Das ist richtig. Der Flakpanzer in dieser Form ist zunächst als Einstieg zu betrachten. Nachfolger werden nach reichlicher Erfahrung mit Sicherheit kommen.
 
Das ist richtig. Der Flakpanzer in dieser Form ist zunächst als Einstieg zu betrachten. Nachfolger werden nach reichlicher Erfahrung mit Sicherheit kommen.

Da hast du völlig recht, wir sind Industrie einsteiger und werden die ganzen Produktion noch weiter entwickeln im laufe der Zeit. Das gilt für den Altay bis zum ATAK.
 
Muz cumhuriyeti

Dokuz kişiydiler. Biri ekip lideriydi. Biri askeri tabip. İkisi pilot, biri uçak teknisyeni. Diğer dördü silahlı-silahsız saldırı uzmanıydı. Etimesgut askeri havaalanında buluştular. Ekip lideri “arkadaşlar” dedi, “ailelerinize telefon edin, bir süre görüşemeyeceğinizi söyleyin, Tanrı yardımcımız olsun.”

*
Özel uçağa bindiler. Antalya’ya gittiler. Karpuzkaldıran askeri tesislerine yerleştiler. Uçağın kuyruğundaki Türk Bayrağı ve kimliğini gösteren işaretler kapatıldı. Üç gün sonra, vakit tamam… Tekrar havalandılar.
*
Ekip lideri pasaportları dağıttı. Fotoğraflar gerçek, geriye kalan tüm bilgiler sahteydi. İşadamı kimliğinde görünüyorlardı. İyi de, hangi ülkeye gidiyorlar, neyin ticaretini yapıyorlar? Ekip lideri hariç, hiçbiri bilmiyordu. Sadece “Afrika’ya gittikleri” söylenmişti. Kendi aralarında şakalaşıyorlardı, “muz cumhuriyetinden geldiğimize göre, herhalde muz tüccarıyız” diyorlardı!
*
Altı saat uçtular, piste tekerlek koydular. Terminal binasında “welcome to Entebbe international airport” yazısını gördüler. Uganda’daydılar. Tee 23 sene evvel Filistinli korsanlar tarafından kaçırılan ve İsrail komandoları tarafından basılan Air France uçağının enkazı hala oradaydı.
*
Başkent Kampala’da The Windsor Lake Victoria Hotel’e yerleştiler. Beklediler. Dört gün sonra… Ekip lideri odaları tek tek aradı, lobide buluştular. O ana kadar gizlenen görevi açıkladı: “Kenya’ya gidiyoruz, bebek katilini alacağız!”
*
Entebbe’ye geldiler, tam pasaport kontrolüne girerken, bi telefon… Görev ertelendi. Otele geri döndüler. Sabrın sınırlarını zorlayan bekleyiş başladı. Artık ne yapacaklarını biliyorlardı ama, bu sefer de saatler geçmek bilmiyordu. Ya görev iptal edilirse? Ya bu kadar yakınken elleri boş dönerlerse?
*
Üç gün, üç sene gibi geçti. Nihayet beklenen an geldi. Bindiler, Nairobi Jomo Kenyatta Havalimanı’na indiler. Uçakta bekleyeceklerdi. Paket, kendi ayağıyla gelecekti. Pilot kuleye bilgi verdi: “İki saat sonra havalanacağız, rota Hollanda.”
*
Ekibin Hollandalı’ya benzeyen sarışın mavi gözlü elemanı merdiven başına çıktı. Pilot, sağ motoru çalıştırdı. Üç otomobillik konvoy, aprona hışımla daldı, uçağın yanında zınk diye durdu. Hollanda’ya gidiyorum zanneden paket, indi. Hollandalı (!) gülümseyerek başıyla selamladı. Paket koşar adım merdivenleri tırmanırken, sol ve kuyruk motorları çalıştırıldı, kapı kapandı.
*
“Abdullah Öcalan, memlekete hoşgeldin!”
*
Paket’i Bandırma’da teslim ettiler, tekrar havalandılar, başladıkları yere, Etimesgut’a indiler. MİT müsteşarı hangarda bekliyordu, tek tek kucakladı, duygusal bir konuşma yaptı. Çankaya Köşkü’ne götürdü. Cumhurbaşkanı Demirel, kahramanları Pembe
Köşk’te, Atatürk’ün makam odasında karşıladı.

*
“Sizlerle hatıra fotoğrafı çektiremiyorum. Çok gizli bir görevi başarıyla ifa ettiniz. Şartlar, bundan sonra da gizliliğin korunmasını gerektiriyor. Sizleri bir fotoğraf karesinde buluşturmanın sakıncalı olduğunu düşünüyorum” dedi.
*
Birer kol saati hediye etti.
*
Saatlerin arkasında “TC Cumhurbaşkanı, 18.2.1999” yazıyordu.
*
Bu zorunlu gizlilik, tırışkadan efsaneler, köfteden kahramanlar yarattı. Sadece dokuz kişiydiler ama, neredeyse dokuz bin kişi o uçakta bulunduğunu ima etti.
*
Halbuki kanıt belliydi.
O saatler kimdeyse, uçakta onlar vardı.

*
Ve, o saatlerden birinin sahibi rahmetli oldu.
Gazetelerde haber yapıldığı için, artık yazabiliriz…
“Abdullah Öcalan, memlekete hoşgeldin” diyen ekip lideri, bordo bereli albay Abdullah Soyluoğlu’ydu.

*
TSK’dan MİT’e geçmişti. Kıbrıs’tan güneydoğu’ya sayısız kozmik görevde bulunmuş, hiçbirini şahsi ikbali için kullanmamış, sıradışı hayatına rağmen sıradan kalmayı başarmış bir vatan evladıydı. İki tane mantar tabancası patlatanlar bile 22 tane kitap yazarken… Gerçek “efsane albay”ın adını, rahmetli oluncaya kadar duyan olmadı.
*
Karakterini özetleyebilmek için tek örnek vereyim… Hastalandı. Öğretmen eşi ve iki kızı, tembihliydi. Asla kimseden iltimas istemeyeceklerdi. Herhangi bir emekli vatandaş gibi, devlet hastanesine gittiler. Vaziyet kötüydü, akciğerde, beyinde tümör… İlerlemişti, derhal ameliyat gerekiyordu, yoğun bakımda yer yoktu. Madem subaysınız, Haydarpaşa Gata’ya gidin dediler, gönderdiler.
*
Gata’ya geldiler, yoğun bakımda yer yoktu!
*
Cumhuriyet tarihinin en önemli görevlerinden birini gerçekleştirmiş olan efsane albay, acil serviste, bir sedyede yatıyordu. Eşi, kızı çaresizce başında bekliyordu.
*
Hani devamlı sallarız ya, “vatan sana minnettar” filan… İşte buydu.
*
Neyse ki, Gata komutanı tesadüfen acil servise geldi, tesadüfen gördü, yoğun bakımda yer yaratıldı. Ama maalesef, ameliyat edilemeden vefat etti. Çünkü, ailesine bile yük olmak istememişti, hastalığının nereye varacağını biliyordu, üzülmesinler diye son dakikaya kadar ailesine bile söylememişti. Kasım ayında, baba ocağında, Konya Seydişehir’in Gökhüyük köyünde toprağa verildi.
*
Ondan geriye bir büyük onur mirası, bir de madalya gibi kol saati kaldı.
*
Ve bugün, Öcalan’la pazarlığa oturan MİT’in haline bakınca, bakanların koluna takılan saatlere bakınca… Diyorum ki, hakikaten “kahin” gibi adamlarmış.
*
“Muz cumhuriyetinden geliyoruz” derken, aslında ne kadar da haklılarmış!


Y?lmaz Özdil : Muz cumhuriyeti - Sözcü Gazetesi
 
Çin füzesiyle ilgili ilginç gelişme!

Çin’le füze konusunda yapılan görüşmelerde teknoloji aktarımında neden sorun yaşanıyor? Hakan Kılıç, ilginç bir noktaya dikkat çekiyor!



Savunma ve Havacılık dergisinin son sayısında (166) derginin yazarlarından İbrahim Sünnetçi’nin Çin füzesi üreticisi CPMIEC firması yetkilileri ile Birleşik Arap Emirlikleri’nde düzenlenen IDEX-15 fuarında yaptığı görüşme haberi benim için tam anlamıyla bir sürpriz oldu. Çinliler kısaca teknoloji transferi şeklinde bir sözlerinin olmadığını bunun ihale şartnamesinde bulunmadığına dikkat çekiyorlar.

Son makalemde Çin füzesi seçimini entegrasyon imkânsızlığı ve Balistik Füze önleme kabiliyetindeki zafiyetinden dolayı tartışmaya açmıştım hatta bazı okuyucularımız teknoloji transferi olacak diye çeşitli eleştirilerde bulunmuşlardı. Gerek SSM gerekse siyasi kişilerin çeşitli zamanlarda verdikleri demeçleri de aktarmıştım. Bu demeçlerde özetle Çinlilerle teknoloji transferi pazarlığı yapıldığı önemli olanın bu olduğu yerli Hava Savunma Füze sisteminin üretilmesi için başlangıç olacağı beyan ediliyordu.

Ben de Çinlilerin bir çok askeri teknolojide ileri olmasına rağmen (balistik füze gibi) anti-balistik füze alanında çok başarılı olmadıklarını kendilerinin daha başarılı balistik füze önleme sistemleri kullanırken bize önerdikleri HQ-9 (FD-2000) füzesinin çok kısa menzilli balistik füzeler haricinde sadece uçaklara karşı etkili olacağını yazmıştım.
Türk ve NATO radar ağı ile balistik füze savunma sistemine entegre olmayan bir sistemin verimli çalışmayacağını ve neden entegre olmayacağını da uzun uzun anlatmıştım. Ayrıca Çinliler madem bu işi biliyorsa neden Ruslardan S-300 hatta S-400 alıyor diye sormuştum. İbrahim Sünnetçi’nin haberine geçmeden önce son araştırmalarımda edindiği bilgiyi de paylaşayım. Öğrendiğim kadarı ile yüksek irtifa hava savunmasını Rus S-300/400 ve kendi üretimi HQ-19 emanet eden Çinliler, HQ-9’u daha çok güney kıyılarında dolaşan Amerikan Elektronik dinleme/karıştırma ve donanma uçaklarını caydırmak için sınır boyunca dizerek kullanıyorlar.

Haberde CPMIEC şirketi şöyle diyor:
“Devam eden görüşmelerin başarı ile tamamlanmasının ardından bu yıl içinde Türkiye ile sözleşmeyi imzalayacaklarından umutlu olduklarını dile getiren üst düzey bir CPMIEC yetkilisi, Türkiye’de gündeme gelen CPMIEC’in teknoloji transferinde sorun çıkardığı yönündeki haberleri hatırlatmamız üzerine, bu tip haberlerin kendilerini de zor duruma düşürdüğünü ve son yaşananlardan mutsuz olan Çin hükümeti’nin şirkete baskı yaptığını söyledi. İhale şartnamesinde herhangi bir teknoloji transferi (ToT) isterinin yer almadığını, şartnamede sadece Sanayi Katılım ve Offset (IPO) isterinin bulunduğunu ve bu istere de Aselsan, Roketsan, Ayesaş ve BMC gibi yerli firmalara yönelik iş paketlerini içeren %30’un üzerindeki IPO teklifleri ile en iyi ve en yüksek çözümü kendilerinin sunduğunun altını çizen yetkili, ‘Şartnamede olmayan bir şey için CPMIEC teknoloji transferine yanaşmıyor deniliyor. Oysa biz kontratta ne varsa veriyoruz “ diye konuştu. Şartnamede bu yönde bir ister olsaydı tekliflerinin de ona göre hazırlanacağını hatırlatan yetkili, bu aşamadan sonra şartnamede yer almayan bir şeyin masaya konuluyor olmasının kendilerini de şaşırttığını belirtti. CPMIEC yetkilisi özgün sistemin geliştirilmesine yönelik teknoloji kazanımı (ortak AEGE ve ortak geliştirme gibi) çalışmalarının bu proje kontratından ayrı bir şekilde ele alınacak başka bir kontrat altında yürütülebileceğini dile getirdi.

Edindiğimiz bilgiye göre Projede Aselsan haberleşme sisteminin tamamını ve JM Gözetleme Radarının üretimi (HT-233 Atış Kontrol Radarı teknolojisi paylaşıma açık değil), Roketsan aktif radar güdümlü FD-2000 füzelerinin parça üretimi ve nihayi montajı, Ayesaş FD-2000 sisteminin milli sitemlere entegrasyonu ve BMC (5 tonluk BMC-245-16P 4x4 ve 10 tonluk BMC-380-26P 6x6) taşıyıcı araçların teslimatından sorumlu olacak. Roketsan FD-2000 füzelerinin harp başlığı ile motorunun yurt içi üretiminden ve füzelerin nihai entegrasyonu ile atış testlerinden sorumlu olacak.”

Başka bir paragrafta haber şöyle devam ediyor;
“CPMIEC yetkilisinin şartnamede teknoloji transferi istenmediği yönündeki ifadesini doğrulayan bir Aselsan yetkilisi ise CPMIEC’in IPO kapsamında Türk şirketlere sadece fason imalat yaptıracağını belirtti. SSM ile CPMIEC arasındaki görüşmeleri yakından takip eden ikinci sıradaki EuroSam yetkilisi ise görüşmelerin tıkanması ve ihalenin iptal edilmesi durumunda yeni bir ihale süreci yerine en iyi çözümün Türkiye’nin EuroSam Konsorsiyumu’na katılarak bir yandan SAMP/T Hava ve Füze Savunma Sitemlerini tedarik ederken, diğer yandan da Aster 30 Blok 1 +(Blok 1 NT-yeni teknoloji) ve Blok 2 gibi yeni füze sistemlerinin tasarım ve geliştirme çalışmalarında bir ortak olarak yer alması olacağını kaydetti.

Türkiye’ nin kendi imkanları ve bilgi birikimi ile bir uzun menzilli hava ve füze savunma sistemini geliştirmesinin hem oldukça uzun bir zaman, hem de yüksek bir mali yükümlülüğü beraberinde getireceğine dikkat çeken yetkili, Türkiye’nin bunun yerine EuroSam Konsorsiyumu’nun üçüncü ortağı olarak konsorsiyum üyelerinin (MBDA ve Thales) bu alandaki birikimlerinden yararlanabileceğini ve Türk şirketlerin bu sayede sistemin geliştirme çalışmalarında yer alabileceğini vurguladı.”

Anlaşılan;
Çinliler, şartnamede olmadığı için biz bir vaatte bulunmadık 3,4 Milyar USD’ye hem füze hem teknoloji neden verelim diyerek kibarca işinize gelirse bu paraya bu kadar demekte. Savunma çevrelerindeki yaygın iddiaya göre Gezi olaylarında batının tavrına kızıp ders vermek isteyen siyasi karar mercileri ise madem batı firmalarını eleyip Çinlilere kaldık balistik füze bile vuramayacak bari bastırıp teknolojide alalım derdinde. Ama galiba Çinliler oralı olmuyor.
EuraSam da fırsat bu diyerek hem reklamını yapıp hem de yeni teklifte teknoloji ve konsorsiyum üyesi olma durumu var deyip 4,4 Milyar USD teklifi iyice artırmış.

Bize gelince bizde yıllardır teknoloji transferimi, balistik füze savunma kabiliyeti mi tercih etsek diye boşuna tartışmış bir önceki makaleyi sanki boşuna yazmışız. Birileri bizi kandırıyor gibi gelmiyor mu?


Görünen o ki;
3,4 Milyar USD’ye 200-300 adet arası FD-2000 füzesini alıp NATO sistemlerinden ve Kürecik radarına uyumsuz kullanacak ve teknoloji transferini de unutacağız. Kişisel görüşüm çok zaman alsa da milli yüksek irtifa hava savunma füzesini geliştirebilecek seviye ye geldiğimiz yönünde. Ancak işin içine bu füzenin balistik füze önleme kabiliyeti de eklenirse (ABM-anti-balistik füze) EuroSam yetkilisinin söylediği zaman, para ve bilgi birikimi eleştirilerinin doğru olduğunu düşünüyorum. Dünyada çok az ülkenin üretebildiği ABM füzesi geliştirmek ise yerli üretim SOM, Cirit, Hisar, Atmaca, Umtas, Omtas, Gezgin (ARGE) gibi sitemlerden çok daha ileri teknoloji gerektirmektedir.

HAKAN KILIÇ

________________________________________________________________________________

Tulpar, entegrasyonu tamamlanan yeni güç grubuyla dayanıklılık testlerinde.

Sie haben keine Berechtigung Anhänge anzusehen. Anhänge sind ausgeblendet.


__________________________________________________________________________

Çin füzesi almalı mıyız?
Çin füzesi almal? m?y?z?
 

Anhänge

    Sie haben keine Berechtigung Anhänge anzusehen. Anhänge sind ausgeblendet.
20.04.2015 Hakan Çelik

Türkiye'nin milyar dolarlık silah projelerini yöneten Savunma Sanayi Müsteşarı Prof. Dr. İsmail Demir, CNN Türk program yapımcısı ve Posta Gazetesi Ankara Temsilcisi Hakan Çelik'in sorularını yanıtladı. Prof. Dr. İsmail Demir, kamuoyunda çok yakından takip edilen füze projesi konusunda Çin ile şu ana kadar anlaşma sağlanamadığını ilk kez açıkladı. Prof. Demir, Türkiye'nin savunma alanında birinci önceliğinin giderek yükselen bir tehdit olan siber savaş ile mücadele olduğunu söyledi. Demir, ayrıca bir sonraki nesilde insansız savaş uçakları olabileceğini belirterek, F-16'ların da insansız olarak uçmasının teknik olarak mümkün olduğunu ve Hava Kuvvetleri'nin deneme amaçlı insansız uçuş planladığını ifade etti.

Milli Savunma Bakanlığı'na bağlı bir kurum olan Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) füze, saldırı helikopteri, savaş uçakları, denizaltılar, korvetler gibi dev sistemlerin yenilenmesi ve satın alınmasından da sorumlu. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yanı sıra ASELSAN, TAI ve TÜBİTAK gibi kurumlarla çok yakın çalışan SSM Türkiye'nin teknoloji ve ARGE geliştirerek kendi sistemlerini üretmesini de sağlamaya çalışıyor. Kısa süre önce müsteşarlık görevine getirilen Prof. Dr. İsmail Demir, daha önce Türk Hava Yolları'nın uçak bakım ve onarımlarını yapan Teknik A.Ş'nin Genel Müdürü olarak çalışıyordu.

Uzun süredir tartışılan en güncel konuşyla başlamak istiyorum. Çin'den füze alımı konusunda anlaşmaya vardık mı, ne aşamadayız?

"Anlaşma imzalandı" haberleri nerden çıktı bilmiyorum. Süreç şu, 2013'teki İcra Kurulu'nda dört ülke arasında bir sıralama yapıldı. Dördüncüsü çok pahalı olduğu için bir kenara konuldu. Kurul, verilen teklif değeri açısından birinci olan ülke ve şirketle görüşme talimatı verdi. Bu da Çin firmasıydı. Görüşmeler belli aşamaya gelmişti ancak ben teknoloji transferinin ve ortak teknoloji geliştirme kriteri bakımından Çin ile önemli bir yere gelinemediğini gördüm. Kritik teknoloji kalemlerinde yeterince ilerleme sağlanamadı. Bunun üzerine görüşmelerimizi yoğunlaştırdık. Çünkü biz bir ürün alacaksak sürekli dışa bağımlılık istemiyorum. Bu sadece bir füze değil, radar, yazılım, ateşleme vb gibi unsurları olan bir paketten bahsediyoruz. Bu süreçten geçeceksek bu teknolojide belli bir yere gelmem gerekiyor.

O zaman Çin füzesine karar verilmedi

Kesin karar çıkmadı. Çeşitli taraflarla görüşmelere devam ediyor. Çinle de görüşmeleri kesmedik ancak Çin tarafından taleplerimize istediğimiz oranda yanıt gelmedi. Süreç devam ediyor. Çin füzesine karar verildi demek için sözleşme imzalanması gerekirdi. Biz anlaşma imzalamadık!

Bu karar siyasi mi, teknik mi olacak?

Karar teknik olacaktır. Ülkemize en çok katkı sağlanabilecek sistemi seçmek zorundayız.

Çin füzesi görüşmeleri nedeniyle Batı'nın Türkiye'yi bu kadar sert eleştirmesi önemli değil mi, bunu dikkate alıyor muyuz?

Evet önemli. Ben şunu düşünüyorum, attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya değmeli. Şu ana kadar attığmız taş ürkütüğümüz kurbağa değmedi. (Batılı ülkeleri kastediyor) Diğer taraflarla da görüşmelerimiz sürüyor.

Görüştüğümüz Çin şirketi Amerika'nın kara listesinde mi?

Çin şirketi Şubat 2015'e kadar Amerika'nın boykot listesindeydi. Türkiye durup dururken şartlar iyiyken kalkıp da Batı sistemine gitmez. Batı bu sistemi değiştirme yönünde çekici bir alternatif ortaya koyarsa (kendi yetkinliklerimizin geliştirilmesi) durum farklı olur.

Bu sene füze konusunda kesin karar çıkar mı?

Evet çıkması gerekir. Nihai karar İcra Komitesi tarafından veriliyor. Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve Milli Savunma Bakanı'ndan oluşuyor.

Siber savaşa hazır mı Türkiye?

Benim gündemimdeki en önemli konu. Çok da konuşuluyor. Türkiye risk ve tehdit altında. Biz de siber savaşa hazırlanıyoruz.

Yerli uçak Hürkuş dururken niye Güney Kore uçağı alıyoruz?

Bu konuda bir yanlış anlaşılma var. Türk Silahlı Kuvvetleri 40 tane KT1 uçağı aldı ve eğitimlerde kullanmaya başladı. Fakat diğer taraftan da 15 tane Hürkuş sipariş etti. TSK bu uçak varken gidip göz göre KT1 uçağını almak durumunda değil. TSK ihtiyaç önceliklerine göre karar verecek.

Teknolojik olarak Hürkuş, KT1'den daha mı iyi?

Daha yeni teknolojilere sahip diyebilirim.

Avrupa'ya yüksek teknoloji ürünleri satabilir miyiz?

Onlarca alanlardan öyle alan seçmeliyiz ki bizi öne çıkarmalı. Bizi öne çıkaran niş alanlar bulmalıyız. Bunun örneği halk arasında İHA olarak bilinen insansız hava araçlarıdır. Normalde uçak endüstrisinde yokken insansız hava araçlarına belli bir yerden başlayabildik. Bazı teknolojilerde ciddi fark yaratabiliriz. Dünyada bu işin sadece devleri var biz araya giremeyiz dersek hata ederiz. İrili ufaklı şirketleri uzmanlık alanlarına göre harekete geçirmek zorundayız. Gençleri ve sanayicimizi teşvik ederek savunma sanayimize entegre edip, eko sistem yaratmalıyız. Türk insanı çok dinamik, bu insanları girişimci hale getirmek çok kolay.

Savunma alanında en gelişmiş şirketler hangileri?

Ciro bakımından Türkiye'de ilk 100'e giren şirketler arasında ASELSAN ve TAI var. Fakat sadece böyle sınırlı bakmayalım. TÜBİTAK'tan Tarım Bakanlığı'na kadar birçok kurum ve kuruluşla savunma konusunu entegre etmeliyiz. Askerlerin nasıl beslenecekleri konusu çok stratejiktir.

Altay tankında ne durumdayız? Yerlilik oranımız ne kadar?

Bu tankların prototip bitti yoğun şekilde testlere başladık. Şu anda motor ve şanzımanda dışa bağımlıyız. Fakat bunları yerli kaynaklarla karşılamak için çalışma başlattık. Bu sene tankların seri üretimini başlatmayı düşünüyoruz. Savunma sanayi projelerinin genelinde yerlilik oranımız yüzde 50- 60'lar seviyesinde.

Bizim Altay, Alman Leopard tankları kadar iyi mi?

Evet kesinlikle.

Savunma sanayiinde en pahalı projeler hangileri şu an?

Füze sistemi, denizaltılar ve F- 35 en pahalılar arasında.

Silah sistemleri ihracatında iyi bir yerde miyiz?

2023'te 25 milyar dolarlık savunma sanayi ihracatı hedefliyoruz. Şu an 1.8 milyar dolardayız.

Peki bu hedefe nasıl ulaşacağız? Çok zor değil mi bunu yakalamak?

Hayır durum sanıldığı gibi umutsuz değil. Şöyle düşünün, bugün bir saldırı helikopteri 50 milyon dolar civarında. 100 helikopter ihraç ederseniz zaten 5 milyar dolarlık hedefe ulaşıyorsunuz.

İsrail ile teknolojik işbirliğimiz var mı şu anda?

Hayır yok. Sadece daha önce temin ettiğimiz sistemlerle ilgili zorunlu bir parça temini vb. gerekirse bu süreçler yürüyor. Onun dışında İsrail ile ortak projemiz yok.

Türkiye bir nükleer güç olmalı mı?

Nükleer silah sahibi olmak açısından değerlendirilirse bu belli açılardan tehlikeli bir alan. Lüzumsuz hassasiyetlerle başbaşa kalıyorsunuz, sizi mercek altına alıyorlar.

Konvansiyonel caydırıcı gücünüzün bir yerde olması sizi belli bir yere taşıyor. Fakat enerji üretimi açısından sorarsanız nükleere ihtiyacımız olduğunu söyleyebilirim. 2023 üretim ve ihracat hedeflerimize bakın. Bunları mevcut veya geleneksel kaynaklarla karşılayabilir miyiz? Enerji üretimimizi üçe katlamamız lazım, elimizde ne var?

Fakat nükleerin çok kaygılandığımız yönleri var...

Ben de yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmekten yanayım ama nükleerin de parametreleri olumlu yönde değişebilir. Daha güvenli teknolojiler geliştirildi. Toryum gibi yakıtlar konusunda ilerlemeler sağlandı.

F4 uçaklarıyla ilgili ciddi bir tereddüt ve korku oluştu. Siz bu işlerin uzmanısınız, ne diyorsunuz?

Uçaklarda sorun olduğunu düşünmüyorum. Olayların arka arkaya gelmesinden ötürü yanlış bir algı oluştu. Uçan tabut sözleri çok yanlış. Bunlar 70'lerden beri uçuyor. Çok haksız bir ifade. Uçakları uçuş saatiyle kaza kırım oranlarını değerlendirmek gerekir.

Uzay konusunda Türkiye önemli bir proje geliştirebilir mi?

Sadece uydu üretmek değil bizim bir uydu fırlatma sistemi projemiz var. En iyi uyduyu bile yapsanız fırlatamadıktan sonra işe yaramayacak. Bu alanı stratejik görüyoruz.

Teknik olarak Türkiye'den uydu fırlatılabilir mi?

Evet bazı sınırlamalar olsa da bazı yerler tespit ettik. Birçok parametre var bunun için. Uyduyu attığınız zaman hangi ülkelerin üzerinden geçeceği, devrelerin nereye düşeceği önemli. Sanıldığı kadar basit bir olay değil.

Sizin temel hedefiniz nedir?

Amacımız teknolojik bağımlılığımızı azaltmak. En basitinden çiplerden (yongalar) başlamak zorundayız. Siz şu an çip bile tasarlamıyoruz, kullandığımız bütün ürünlerin çipleri dışardan geliyor. Biz istediğimiz kadar görünür platformlar yapalım bu alt kırılımlarda ilerleme sağlayamazsak hedeflere ulaşamayız.

Optik ve malzeme bilgisi için de aynı şeyi söyleyebilirim. Buralarda ilerleyemezsek başka ülkelerin birkaç nesil önce eskittiği teknolojileri kullanak zorunda kalırız. Bu nedenle üniversitelerin ve araştırma kuruluşlarımızın performansı çok önemli.

Savunmaya ayrılan kaynaklarımız yetersiz mi? Bu işe ayırdığımız para yeterli mi?

Hayır şu anda bir kaynak sorunumuz yok.

Türkiye hangi alanlarda öne çıkabilir?

İnsansız sistemler önemli biz bu nedenle Akıllı Sistemler Daire Başkanlığı kurduk. Malzeme, yazılım ve elektronik alanı da böyle. Yazılım dediğiniz şey makinayı akıllı hale getirmek. Bu alanda koşmaya başlamamız lazım. Şu an kullanılmaya başlanan ATAK dışında bir milli helikopter projemiz var.

Fırkateyn projemiz devam ediyor mu?

TF2000 serisi adıyla yeni bir proje yürütüyoruz. Tasarımıyla ilgili çalışmalar devam ediyor. İnsansız denizaraçları projemiz var. Hem denizaltı hem denizüstü platformları kastediyorum. Prototip ve ARGE (araştırma - geliştirme) bazlı projeler başlatıyoruz.

Üst üste yaşanan uçak kazalarından sonra uçuş korkusu yaşayanlar iyice tedirgin olmaya başladı.

Endişe edilecek bir şey yok. Son derece ileri teknoloji ürünü sistemlerden bahsediyoruz. Bakım ve onarım işlemleri mükemmel seviyede. Ayrıca endişe duyanların yapabileceği en basit işlem, istatistiklere bakmaktır. Diğer ulaşım formlarıyla havacılığı karşılaştırırsanız uçakların çok güvenli olduğunu görebilirsiniz.

Türkiye kendi yolcu uçağını yapabilecek durumda mı?

Bu projeyi SSM olarak biz yürütmüyoruz. Belli bir olgunluğa ulaştı bu proje. Patronajı da Ulaştırma Bakanlığı. Bölgesel jet tanımına giren bir başlangıç uçağımızın olmasını istiyoruz. Burada imal edip, bütün haklarını alabileceğimiz bir uçak planlıyoruz. Bu sayede uçak üzerinde mühendislerimizi de yetiştirebileceğiz. 35 kişilikten 100 kişilik uçaklara kadar olan kategoriyi kastediyorum. Bu alanda dünyada üretici konumunda olan 6 ülke var. 70- 100 uçak arasına baktığımızda Rusya, Çin, Japonya, Kanada, Brezilya ve Ukrayna. Yani oldukça kalabalık bir pazardan söz ediyoruz. Bu uçakların dünya yolcu taşımacılığındaki pazar payı ise yüzde 15'lerde.

Şansımız var mı bu alanda?

Havacılık bir itici güçtür. Çarpan etkisi çok fazla. Karlılık ve pazar payı kadar sanayimizi nereye götüreceği de çok önemli. Mümkün oldukça pazar şansı olan, içerde kullanılabilecek özellikleri olmalı. Hatta gerekiyorsa askeri amaçlarla kullanılabilmeli. Geçen yıl Brezilya sırf bölgesel yolcu uçağı geliştirilmesi için 500 milyon dolar sübvansiyon kararı verdi.

Ne kadar yerli olabilir bu uçağın?

Başlangıç aşamasında en az yüzde 50'lik hedefleniyor. Bu uçağı en geç 5 senede ortaya çıkarmamız lazım. Sertifikasyon aşamasında takılmamak ve hızlanmak için dünyada rüşdünü ispatlamış bazı parçaları monte etmemiz gerekir. Bu uçak 2020'de uçmalı. Bundan beş sene sonra da bütünüyle kendi özgün uçağımızı uçarmalıyız. Bu hedeeflere ulaşmak içir uçak (Jet) motoru çalışmamazı başlattık. İlk hedefimiz en geç dört yıl içinde helikopterlerde kullanılan motoru yapmak. General Electric, Rolls Royce, Honeywell, Pratt and Witney gibi oyuncular var. Bunlardan biriyle ortak bir geliştirme yapabiliriz.

Üretim açısından savaş uçağı mı yolcu uçağı mı geliştirmek daha zor?

Savaş uçağının daha zor olduğunu düşünüyorum. Artık beşinci ve altıncı nesil uçaklardan bahsediyoruz. Her şeyden önce süpersonik olacak, radara görünmez olacak, aerodinamiği çok gelişmiş olacak vb. Yolcu uçağının geliştirilmesinde en önemli konu güvenlik seviyesi alanındaki detaylardan kaynaklanıyor.

Geleceğin savaş uçakları nasl olacak?

Teknoloji o kadar gelişti ki kokpitte bir insanın bulunması bazı güçlükler doğuruyor. Çünkü bir insanın dayanabileceği bazı şartlar var. Bunları geçmek mümkün değil. Bir sonraki nesilde insanlı savaş uçağı olmama ihtimali var.

Biz de bir F- 16'yı insansız olarak uçurabilir miyiz?

Teknik olarak mümkün. Hava Kuvvetlerimiz deneme amaçlı insansız uçuş planları yapıyor.

F- 16'ların yerini alacak yeni nesil F- 35 uçaklarından kaç tane alacağız? Hangi tipte olacaklar?

100 adet uçak alınması söz konusu. Bunlar büyük oranda klasik pistlere yani karaya inip karadan kalkan uçaklar. Ancak bir miktar uçağın uçak gemilerine inen versiyonlar olma ihtimali var. Şu an bu opsiyonlar tartışılıyor.

Gözleme ve istihbarat amaçlı insansız hava araçları (IHA) konusunda kapasitemiz nedir?

Omuzdan atılan Bayrak mini IHA'mız var. Daha büyük model olan ANKA'nın ilk prototip kabul edildi. Seri üretim siparişi verildi. Fakat bu model üzerinde ciddi teknolojik iyileştirmeler yapıldı. Bu süreç devam ediyor. TAI, Baykar Makine ve Vestel farklı IHA'lar üzerinde çalışmaya devam ediyor. Taktik IHA'ların 6 tanesi TSK'da uçabilir. 24 saat havada kalabilen sistemlerden bahsediyoruz. Gece gündüz görüntü alabiliyorlar. 28 bin feet yüksekliğe ulaştı. Bizim beklentimizin bile üzerine çıktı. Zamanla 40-50 hatta 60 bin feete kadar çıkabilen IHA'ları geliştirebileceğimize de inanıyorum.

ANKA'nın motorunu biz mi yapıyoruz?

Hayır Rotax isimli motor yurt dışından geliyor. Fakat biz IHA motoru geliştirmek için de çalışıyoruz. Müsteşar olarak benim önceliğim bütün platformlanda bağımsız hale gelmek. Çok daha iyi motorları özgün olarak ortaya çıkarmamız lazım. Batılı ülkelerle aramızda 100 yıllık teknoloji farkı var.

Mühendislik ve insan gücü açısından ne durumdayız?

Evet çok zeki ve parlak arkadaşlarımız var ama tasarım süreci ve iş yapma bilgisi konusunda noksanlarımız var. Tecrübe dediğimiz süreci hızlandırmamız lazım. Eli işe değmiş insan sayımız çok az.

Uçak gemisine ihtiyacımız var mı, bu alanda çalışıyor muyuz?

Havuzlu çıkartma gemisi projemiz var. Fakat süreç biraz uzun sürdü. Proje bu yıl başlıyor. Üzerine helikopter inebilecek tipte bir gemi bu. Gerekirse belli tipte uçaklar da inebilir buraya.

İnsan hatasını ortadan kaldırmak için insansız yolcu uçağında ne durumdayız?

Teknolojik olarak garanti bile verseniz yolcuları rahat ettiremezsiniz. Bugün teknik olarak makinalar kendi başlarına iniş ve kalkış yapabiliyor fakat ben kokpitte bir insan olmasını destekliyorum.

Star Wars gibi filmlerde görüyorduk robot uçak filoları ne kadar zaman içinde mümkün olacak?

Bugün bile teknolojik olarak mümkün. Yazılımınız neyi tarif ederse makina onu yapar.

Bir yolcu uçağında kaç parça var?

Eğer civatalara kadar gideceksek 6- 7 milyon denebilir. Fakat eğer daha büyük ve somut parçalardan söz ediyorsak birkaç binle ifade edilebilir. Bunlar o kadar titiz işler ki bir hataya yol açmamak için kural olarak bir uçağın iki motorunu farklı teknisyenler bakım onarımdan geçirir. Sivil havacılık kuruluşları teknisyenlerini çok titiz denetler. Ciddi bir kuruluşta laubaliliğe yer yoktur. Vahim bir hatanın neye yol açacağını çok iyi bilirler. Eski uçak yoktur, bakımsız uçak vardı. İnsanlar türbülanslardan, ciddi sarsıntalardan korkmasınlar. Emniyet kemerlerinin takılı olmasına dikkat etsinler bu yeterli. Türbülansa girdiği için düşmüş uçak sayısı tek elin parmaklarını geçmez. Uçaklar bunlara dayanacak şekilde imal ediliyor. Pilotun önünde zaten hava radarı var, aşağı yukarı her şeyi önceden görebiliyorlar.

Sizin daha önce başında bulunduğunuz THY Teknik dünya sıralamasında nerede?

En iyilerden biridir. Dünyanın bütün ciddi havayollarına hizmet verdik.

Savunma ve Stratejik Analizler: Savunma Sanayi Müste?ar? Prof. Dr. ?smail Demir röportaj?
 
TÜRK Özel Harekat Timleri Kursu- Herkes Izlesin!

Um diese Inhalte anzuzeigen, benötigen wir die Zustimmung zum Setzen von Drittanbieter-Cookies.
Für weitere Informationen siehe die Seite Verwendung von Cookies.
 
Zurück
Oben