Aktuelles
  • Herzlich Willkommen im Balkanforum
    Sind Sie neu hier? Dann werden Sie Mitglied in unserer Community.
    Bitte hier registrieren

Ursprung des Alevitentums

Also geht um den Streit zwischen Arabern und Persern .
 
Die wahren turkmenischen Aşıks in Anatolien.

Um diese Inhalte anzuzeigen, benötigen wir die Zustimmung zum Setzen von Drittanbieter-Cookies.
Für weitere Informationen siehe die Seite Verwendung von Cookies.



The ashik tradition in Turkic cultures of Anatolia, Azerbaijan and Iran has its origin in the Shamanistic beliefs of ancient Turkic peoples.[4][5] The ancient ashiks were called by various names such as bakhshi (Baxşı), dede (dədə), and uzan or ozan. Among their various roles, they played a major part in perpetuation of oral tradition, promotion of communal value system and traditional culture of their people. These wandering bards or troubadours are part of current rural and folk culture of Azerbaijan, and Iranian Azerbaijan, Turkey, the Turkmen Sahra (Iran) and Turkmenistan, where they are called bakshy. Thus, ashik, in traditional sense, may be defined as travelling bards who sang and played saz, an eight or ten string plucking instrument in the form of a long necked lute.

https://en.wikipedia.org/wiki/Ashik
 
Her ne kadar 1990'lı yılların başlangıcından beri Alevîler arasında alternatif görüşler varolduysa (örneğin Nejat Birdoğan), ciddi ve etkili bir biçimde görüşler 2004 yılında ortaya çıktı. Bu farklı görüş ve yorumlar Erdoğan Çınar'ın Aleviliğin Gizli Tarihi isimli kitabının 2004 yılında yayınlanmasıyla kurumsallaştırılmıştır.
Çınarizm (Chinarisme) nazâriyesi
Alevîler'in kökeni, Hititler'den önce Anadolu’da yaşamış olan Luviler'e dayanır. Bizans döneminde "Paulikienler" denen dinî grup Alevî'dir. Paulikienler altı dede ocağı kurmuştur. Pîr Sultan olarak bilinen kişi aslında bir Paulikien önder olan Pir Silvanus’tur. Pîr Sultan Abdal’ın da başına gelen olaylar aslında Silvanus’un yaşadıklarından başka birşey değildir. Paulikienler, aslında Hristiyan değil, ama Alevîler'dir.
Chinarisme etimolojisi
Işık-Alevî hareketi "Alevî" teriminin eski bir Anadolu uygarlığı olan Luvilerden geldigini, ve Luvi sözcüğünün Hitit dilinde "Işık İnsanları" anlamına geldiğini öne sürmektedir.[1][2] Buna karşın, geleneksel Alevîlik'te Alevî terimi, Arapça "Ali'ye bağlı" anlamına gelen sözcükten geldiği kabul edilir (Arapça: عَلَوِي‎‎, ‘Alawī). Bazı Osmanlı kaynaklarinda belirli bölgelerde yaşayan bir kısım Alevîler için "Işık Taifesi" denmesi, Işık-Alevîlerine göre, Luvilerin ve Alevîlerin arasındaki bağın ispatıdır. İnanç Işıkçılar kendilerini ezoterikçi olarak görürler ve Alevîliğin de ezoterizmin ta kendisi olduğunu savunurlar. Böylece kendilerini tarihteki bütün ezoterik inançlarla özdeşleştirirler (örneğin Hıristiyan ezoterizmi, İslâm ezoterizmi (Bâtınîlik), Musevi ezoterizmi (Kabbala) ve Pagan ezoterizmi gibi kimliklerle). Işık Alevîleri, Alevîliğin Dünya'nın en eski dini olduğunu, ve bu dinin zamanla birçok kılıfa bürünmeye mecbur kaldığını savunurlar. Dünya'nın bu "ilk ve orijinal" dininin, diğer din ve inançlara asıl kaynak olduğunu öne sürerler: Alevîliğin, on binlerce yıllık geçmişten gelen, bütün inanışları etkilemiş, semavî dinlere başlangıç oluşturmuş asıl kaynak, "Serçeşme", olduğunu bütün gerçekliğiyle ortaya çıkartıyor.[3] Işık hareketi, Alevîlerin dini törenlerinin Hititler ve hatta Sümerler tarafından bile yapıldığını iddia eder. Işıkcılara göre, Ortaçağ'daki Paulusçuluk ve Bogomilizm gibi Hıristiyan mezhepleri de aslında Alevî idi. Bu görüşe dair iyi bir örneği, Sean Martin'in The Cathars: The Most Successful Heresy of the Middle Ages[4] isimli kitabının Türkçeye çevirilmesinde görüyoruz. Kitabın orijinalı "Alevî" sözcüğünü içermediği halde çeviren kişi, kitabın başlığını Ortaçağ'da Avrupa'da Alevî Hareketi - Katharlar olarak çevirmistir.[5] İlk başta Alevî tarihinin 3.000 yıllık olduğunu savunan Işık hareketi, bu rakamı 12.000 yıla yükseltmiştir. Bunu Ocak 2009'da Berlin şehrinde bir konferansta beyan etmişlerdir.[6]
Işıkçılık nazariyesince savunulan fikir ve görüşler
Geleneksel Alevîlik ile kıyaslandığı zaman Işık hareketinin en çarpıcı farklılıkları, hareketin tarih algılayışında görülmektedir. Işıkçıların itikadlarına göre: Işıkçılar, Alevîler'in yaşamlarını devam ettirebilmek için tarihte defalarca gerçek kimliklerini gizlemek zorunda kaldıklarını öne sürmektedirler. Işıkçı-Çınarizm inancına göre, Pavliken ve Bogomil gibi heretik Hıristiyan mezheplerinin de aslında Bizans baskısından kurtulabilmek için kendilerini Hıristiyan göstermeye uğraşan en eski Alevîler'den oldukları varsayımı temel inanç akidesini oluşturmaktadır. Işık-Alevi düşüncesi, çoğu heterodoks grupların da baskının birer ürünü olarak ortaya çıktıklarını savunmaktadır. Aynı şekilde günümüz Anadolu Aleviler'in tümünün de Osmanlı baskısından kurtulabilmek için İslami bir kılıfa bürünmeye mecbur kalan takiyyeci gruplar olduklarını iddia etmektedir. Böylece, Ehl-i Hak ve Yezîdîlik gibi kökleri Yezdânizm'den beslenen ve İslâmiyet ile Sufilik'ten başka hiçbir ortak tarafı bulunmayan farklı gayri-İslâmî dini grupların içerisine, İslâm Şiiliğinin İsmâilîlik mezhebi ve İmamiye-i İsnaaşeriye mezhebinden olan Bektâşî Tarikâtı ile Ghulat-i Şîʿa'dan olan Nusayrî inancı gibi itikatları da dahil etmek suretiyle, bunların tümünün aslında İslâmiyet ile hiç bir alâkası bulunmayan bozulmuş dini inanışlar olduğunu iddia ederler ve bu tezlerini ispatlamak için de olanca güçleriyle mücadelelerini sürdürürler.[7] Yezidi-Yaresani itikatları için tamamen geçerli olan yukarıdaki bu olguyu İslâmiyet'in İsmâilîyye, Nusayrîlik ve Bektâşî Tarikâtı için de sanki geçerliymiş gibi yaymağa özel bir çaba sarfederek, bu sözde nazariyyelerini desteklemek amacıyla da İslami kökeni haiz olan Alevilik kelimesi ve inancını kullanma yolunu benimserler.[8] Anadolu Aleviliği ile uzaktan yakından hiçbir alakasının bulunmadığı artık aşikar olan "Yâresânîlik" ile "Hazreti Ali kindarlığı-Yezid sevgi ve saygısı" üzerine tesis edilmiş olan Ezidilik-Sûfiliğini "Kürt Alevîliği" [9] ana başlığı altında birleştirmek ve böylece yeni bir "Alevi itikat tanımlaması" üretmek suretiyle, Alevîlik ile İslamiyet arasındaki bağlantıyı tamamıyla kopartarak kökenini Hititler ile Luviler'e dayandırdıkları "Alisiz-Alevîlik" [10] olarak ta tanımlanan yeni bir itikat üretmektedirler. Bu kuramın en ileri mertebedeki savunucuları ise "Alevi" kelimesi ile "Hazreti Ali" arasında hiç bir bağın geçmişte de mevcut olmadığını, aslında "Alevi" kelimesinin kökeninin "Luvice" içinde saklı olduğu ve Luviler'e delalet ettiği iddiasının isbatı için yoğun çaba sarfetmektedirler.[11]
Ne dersin Cebo. Tamam mi? :)
 
12011175_1633869096887469_9214413817034455297_n.jpg
 
Zurück
Oben