Aktuelles
  • Herzlich Willkommen im Balkanforum
    Sind Sie neu hier? Dann werden Sie Mitglied in unserer Community.
    Bitte hier registrieren

[Türk Silahlı Kuvvetleri] - Turkish Armed Forces - Türkische Streitkräfte

Sie haben keine Berechtigung Anhänge anzusehen. Anhänge sind ausgeblendet.
Sie haben keine Berechtigung Anhänge anzusehen. Anhänge sind ausgeblendet.
Sie haben keine Berechtigung Anhänge anzusehen. Anhänge sind ausgeblendet.
Sie haben keine Berechtigung Anhänge anzusehen. Anhänge sind ausgeblendet.
Sie haben keine Berechtigung Anhänge anzusehen. Anhänge sind ausgeblendet.
Sie haben keine Berechtigung Anhänge anzusehen. Anhänge sind ausgeblendet.
Sie haben keine Berechtigung Anhänge anzusehen. Anhänge sind ausgeblendet.
Sie haben keine Berechtigung Anhänge anzusehen. Anhänge sind ausgeblendet.
 

Anhänge

    Sie haben keine Berechtigung Anhänge anzusehen. Anhänge sind ausgeblendet.
IZMIR Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Polis Eğitimi

Sie haben keine Berechtigung Anhänge anzusehen. Anhänge sind ausgeblendet.


Um diese Inhalte anzuzeigen, benötigen wir die Zustimmung zum Setzen von Drittanbieter-Cookies.
Für weitere Informationen siehe die Seite Verwendung von Cookies.
 

Anhänge

    Sie haben keine Berechtigung Anhänge anzusehen. Anhänge sind ausgeblendet.
Diese beschissenen Kopftücher sehen sowas von peinlich aus, lassen unsere Polisten in Rambomanier der Achtzigern aussehen.
 
[h=1]Türkiye’nin ilk uydu merkezi açıldı[/h]
21 Mayıs 2015
29467564.jpg

4
Paylaş


[h=2]Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Akıncılar'daki TUSAŞ Uzay Sistemleri Entegrasyon ve Test Merkezi'nin açılış törenine katıldı.[/h]
İşte Erdoğan’ın burada yaptığı konuşmadan satır başları:
TUSAŞ son 12 yılda çok büyük yatırımlar gerçekleştirdi. Bugün havacılık alanında dünyanın en büyük 100 savunma şirketi arasına girmiştir. ATAK helikopterimiz üretildi. ATAK ile ilgili ilk adımları attığım zaman yetkilileriyle İtalya’da görüşmeleri yaptığım zaman doğrusu zaman zaman acaba sorusu aklıma geliyordu. Çünkü yıllar yılı küresel sermaye bizlerle ortak üretimlere girme noktasında hep kaçak dövüşmüştür. Gelmemiştir. Samimi olarak bir ortak üretimi ülkemizde yapmaya yanaşmamıştır.
HÜRKUŞ uçağımız Avrupa’da sertifika alma aşamasına geldi. ANKA insansız hava aracımız hedeflediğimiz düzeye yaklaştı. GÖKTÜRK 2 uydumuzu 2012’de uzaya fırlatmıştık. TUSAŞ sivil havacılık sektörünün dev firmalarıyla iş birliği içinde büyümesini sürdürüyor. TUSAŞ’ın hikayesi Türkiye’nin hikayesinin aslında bir özetidir. Bu kuruluşumuz 2000 yılında 90 milyon dolarlık cirosu ve 2 bin çalışanıyla neredeyse kapanma durumuna gelmişti. Ve o gün iktidara geldiğimizde doğrusu o zamanki savunma bakanım vecdi bey ile birlikte değerlendirmelerimizi yapmış ve bir kararlılıkla işin üzerine üzerine gitmiştik. Bugün ise TUSAŞ 1 milyar doları aşan cirosu ve 5 bin çalışanıyla kendi alanında dünyanın en büyük 80’nci şirketi olarak karşımızda duruyor.
TUSAŞ’ı sadece buradan ibaret görmemek gerekiyor. Biz sadece burada yoğuz. OSTİM’de varız. OSTİM’i hareketlendirdi burası. Sadece OSTİM’e aktarılan iş hacmi 12 yılda 10 kart arttı, çok önemli. TUSAŞ’ın bugün sadece yan sanayiye verdiği iş hacmi 2005 yılındaki toplam cirosundan dahi fazla. İşte böylesine önemli bir başarıyı konuşuyoruz. 2023’te TUSAŞ’ı her bakımdan çok daha ilerde görmek istiyoruz. Milli muharip uçağımızla ilgili karar savunma sanayi icra kurulundan çıkmış bulunuyor. Bu uçağı 2023’te semalarımızda görmeyi arzu ediyoruz. Ben aslında tezcanlıyım öne çekmenin gayreti içinde olmamız lazım.
Milli haberleşme uydularımızı, yeni nesil ANKA’ları sabırsızlıkla bekliyoruz. Durmak yok yola devam, çok çalışacağız.
Bugün açılışını yapmak üzere bir araya geldiğimiz uzay sistemleri entegrasyon ve gözlem merkezi, bu stratejik bir altyapıdır. Bu tür tesisler uzay çalışmaları alanında söz sahibi az sayıda ülkede bulunuyor. Türkiye’nin uzay çalışmaları konusunda iddia sahibi ülkeler arasında girdiğini artık ifade edebiliriz. Bu merkez TUSAŞ tarafından işletilecek. Uyduların fırlatma esnasında ve uzayda maruz kalacağı tüm etkilerle ilgili testler yapılabilecek. GÖKTÜRK 1 uydumuz da Fransa’dan buraya getirildi. Hemen ardından da GÖKTÜRK 3 uydusuyla ilgili çalışmalar başlayacak. Burada diğer ülkelerin projeleri için de hizmet verilebilecek.
Bu tesis bizim için gerçek anlamda uzaya ilk adım önemini taşıyor. Türkiye ilklerinden birini de uzay çalışmaları alanında gerçekleştirmiş oluyor. Tarihte savunma sanayi konusunda aslında çok büyük bir müktesebatı olan bir milletiz. Yani bizi şu anda bulunduğumuz noktada görmeyin. Aslında biz bunları başarmışız. Ama nedense patinajla biz geriye gitmişiz. Kadırgalarla denizde toplarımızla karada destanlar yazdık. İstanbul’un fethi başta olmak üzere pek çok savaşta kendi ürettiğimiz silahlarımızla çok büyük başarılar kazandık. Birinci dünya savaşında bu üstünlüklerimizi yitirmiştik buna rağmen kurtuluş savaşını yenilediğimiz silahlarla cephaneyle kazandık.
Gazi Mustafa Kemal’in talimatıyla başlatılan savunma sanayii hamlesi maalesef 1940’lı yıllardan itibaren akamete uğradı. Kurduğumuz uçak fabrikalarını, motor fabrikalarını birer birer kapattık. 1926 yılında kurduğumuz tayyare ve motor türk şirketi 1939 yılına kadar tam 112 uçak üretti. O dönemin şartlarında bu gerçekten muazzam bir başarıdır. Ama maalesef kapısına 1939 yılında kilit vuruldu. Nuri Demirağ’ın 1936’da başlattığı girişim 1943’te aynı akamete uğradı. Şayet bu hamle devam etmiş olsaydı Türkiye dünyanın en önemli uçak üreticilerinden biri olurdu.
Arkadaşlarımla hep bunu konuştuk. Dedim ki artık biz bize yetmek zorundayız. Biz bize yetmediğimiz durumda bağımsız bir Türkiye’den bahsedemeyiz. Bunun adımlarını atmak durumundayız. Dünyanın bir ucundaki de insan biz de insanız. O yapıyorsa biz de yapabiliriz. Yapmamak için hiçbir sebep yok. Ama birileri önümüze bariyeri koyuyor sonra da bunun üzerinden atla diyor. Biz bunları da atlayacağız, gerekirse bu bariyerleri de kaldıracağız. İşte bu başladı.
Şimdi eskiden beyin göçünden endişe ediyorduk artık bu göç kendi özüne dönüşe başladı. Ülkemiz 2002 yılında savunma sanayii ihtiyaçlarında yüzde 80 dışa bağımlıydı. Bugün bu oran 45’e düştü. Hedefimiz 2023’te dışa bağımlılığını neredeyse yüzde 100’e kaldırarak taşımaktır. Elbette uluslararası şirketlerle ortak projelerimiz olacaktır. Artık dünya bu noktada küçülmüştür. Biz bugün dünyada marka birçok uçakların yedek parçalarını Türkiye’de üretiyoruz ve gönderiyoruz, başta Boeing olmak üzere. Savunma sanayiine verdiğimiz desteği artırarak devam ettirmeliyiz.
savunma sanayiinde ileri düzeye ulaşmış bu alan ticari olmanın yanında siyasi ve stratejik güç kaynağıdır. Paranız da olsa istediğiniz silahları alma imkanına sahip değilsiniz. Niye? Çünkü bunları üreten ülkeler öyle takdir ediyor. Sen bana bağımlı olacaksın diyor. Yeri gelir öyle bir anda yedek parçasını vermez, bütün o ürettiklerin elinde kalır. Bunları biz şuanda yaşadık, yaşıyoruz. Bir çok yerde siparişler almışızdır, ama motoru bize verme taahhüdünde bulunduğu halde, vermekten vazgeçtiği için biz o ürünümüzü o ülkeye satamamışızdır. Bu tür tehditler içerisinde yaşıyorsunuz. Ben nereye istersem oraya vereceksiniz diyor. Böyle vicdansızlık olur mu? Ama dünya vicdansızlarla dolu. Bunu da bilmemiz lazım. Tamamen siyasi stratejik ve ekonomik çıkar ilişkilerine dayalı kriterler söz konusu. Elbette bizim de kriterlerimiz var ve olacka. Ama bizimkilerle onlarınki arasında çok büyük farklar bulunuyor.
Biz tüm dost ve kardeş ülkeleri sahip olduğumuz imkanları birlikte kullanma konusunda farklı görmüyoruz. Balkanlara baktıkça biz insan görüyoruz. Diğerleri ise bu coğrafyalarda petrol görüyor, doğalgaz görüyor farkımız bu. Maden görüyor, ürün satılacak pazar görüyor.
İşte geçenlerde İstanbul’da yaptığımız savunma sanayii fuarında hareketliliği canlılığı gördük. TUSAŞ’ın ve diğer sanayi kuruluşlarımızın çalışmalarını bu anlayışla yürüttüklerine inanıyorum.

Türkiye’nin ilk uydu merkezi açýldý - Hürriyet GÜNDEM
 
Tatbikat’ın Yıldızı Komandolar

komandolarin-goz-kamastiran-erciyes-2015-7327826_8209_m-765x510.jpg


Erciyes 2015 Tabur Görev Kuvveti Arazi Tatbikatı”, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı 1’inci Komando Tugay Komutanlığı sorumluluğunda Kayseri’de başarıyla gerçekleştirildi.

TSK’nın hava indirme imkan ve kabiliyetinin uygulanabilirliğini görmek amacıyla İncesu ilçesi yakınlarındaki Karasazlık bölgesinde gerçekleştirilen Tatbikat’a; Hava İndirme Tugay Komutanlığı’ndan 300 tam teçhizatlı personel, Komando Taburu Topçu Taburu ve Destek Unsurlarından 500 personel, sekiz adet C-130/160 uçağı, iki adet CN 235 Casa Uçağı, iki adet F-16,4 adet UH-60 Genel Maksat Helikopteri ile yeni üretilen ATAK helikopteri katıldı.

Senaryo gereği düşman bölgesi seçilen İncesu ilçesi Karasazlık bölgesindeki Tatbikat’ta; F-16 savaş uçakları vasıtası ile atma/atlama sahasının yumuşatılması, 300 tam teçhizatlı paraşütçü ile statik paraşüt atlayışı, ağır atma faaliyeti, düşman bölgesinde dost unsurlar ile birleşmenin sağlanması, dost unsurların kara havacılık unsurları tarafından tahliyesi, düşman bölgesinden sıyrılma konuları başarılı bir şekilde ele alındı.




___________________________________________________________________________________
 
[h=1]Türkei eröffnet erstes Satelliten-Testzentrum[/h] Deutsch Türkische Nachrichten | 22.05.15, 17:09
Die Türkei hat am Donnerstag sein erstes Satelliten-Montage und Test-Center eröffnet. Die Anlage befindet sich in Kazan, nordwestlich der Hauptstadt Ankara. Bislang hat das Land drei Kommunikationssatelliten im Orbit. Doch schon 2020 sollen es bereits 16 sein.


Auf der neuen Anlage sollen sich die Experten nun mit dem Gokturk-1 Satellit beschäftigen. Der zivile und militärische Beobachtungssatellit soll im November gestartet werden, so die Turkish Aerospace Industries (TAI).
Das Zentrum wurde vom Verteidigungsministerium und Telekommunikationsunternehmen Turksat finanziert. Betrieben wird es von TAI. Es ist Teil der türkischen Bemühungen, in die internationale Raumfahrtindustrie vorzustoßen. Das rund 3.800 Quadratmeter große Komplex ist in der Nähe eines Militärflugplatz gelegen. Die vorhandenen Kapazitäten reichen aus, Satelliten zu testen, bis zu fünf Tonnen schwer seien, berichtet die türkische Nachrichtenagentur Anadolu. Durchgeführt werden sollen hier unter anderem Vibrationstests, Akustiktests und der Einsatz vo Solaranlagen. Auch die Produktion des ersten nativen türkischen Satelliten Turksat 6A, ein derzeit im Bau befindlicher türkischer Kommunikationssatellit, werde hier stattfinden.
Der Türksat-Vorsitzende Ensar Gul zeigte sich bereits Ende 2014 optimistisch, dass die Türkei binnen der kommenden fünf Jahre zu denjenigen Ländern gehören werde, die ihre eigenen Satelliten herstellten.
Die Türkei hat bereits drei Kommunikationssatelliten im Orbit. Insgesmat besitzt man fünf Satelliten. Bislang wurde auf diesem Gebiet allerdings auf Kooperationen gesetzt. Nach der Türksat-I,-II und-III-Serie, die in den 1990er und 2000er Jahren ins Leben gerufen wurden, unterzeichnete Türksat einen Vertrag mit Mitsubishi für die TÜRKSAT-IV-Serie Kommunikationssatelliten, von denen der erste bereits Anfang 2014 in Umlaufbahn gebracht wurde. Dass die Türksat auch Ambitionen hat, seinen eigenen Satelliten zu entwickeln und zu bauen, ist bereits seit längerem bekannt.
Die Türkei setzt auf Satelliten-Aufträge von ausländischen Kunden. Doch das abschließen von Verträgen könnte auf dem hart umkämpften internationalen Markt alles andere als einfach werden. Die Tüsaş, die Turkish Aerospace Industries (TAI), wird die türkischen Satelliten entwickeln. Doch darüber hinaus ist man ein völliger Newcomer in diesem Geschäft. Dass die TAI ihre Produkte zu wettbewerbsfähigen Preisen anbieten kann, wird in Industriekreisen bezweifelt.
Die Türkei plant bis zum Jahr 2020 16 Satelliten in die Umlaufbahn zu bringen, die türkische Zeitung Hürriyet. Das Volumen beläuft sich auf rund zwei Milliarden US-Dollar.

Türkische Pläne für die Erkundung des Weltalls gibt es bereits seit mehr als zehn Jahren. Schon 2001 verkündete die Regierung, schon „bald“ eine nationale Raumfahrtbehörde ins Leben zu rufen. Doch erst am 1. Oktober 2014, ganze 13 Jahre später, erklärte ein Kabinettsmitglied, dass der Gesetzesentwurf für die TSA kurz vor der Fertigstellung se

Türkei eröffnet erstes Satelliten-Testzentrum | DEUTSCH TÜRKISCHE NACHRICHTEN
 
Bu ihalenin uzun sürmenin sebebí anlasiliyor



https://www.youtube.com/watch?v=Nn-z5FyHg-g

- - - Aktualisiert - - -

Dikkat edin bu reportaj 2012 basinda


https://www.youtube.com/watch?v=vj1yhjCe_vM



TÜBİTAK: Hedefimiz 2 bin 500 kilometre menzilli füze yapmak






TÜBİTAK Başkanı Prof. Yücel Altınbaşak, 2 bin 500 kilometrelik füze hedefine iki yıl içinde ulaşmak istediklerini söyle




Altınbaşak, “500 kilometre menzilli füzeyi TSK’ya teslim ettik. Bu yıl da bin 500 kilometre menzilli füzeyi tamamlamak niyetindeyiz” dedi. Altınbaşak, temel amaçlarının Türkiye’den Google, Microsoft, Facebook gibi girişimcilik ürünleri çıkarmak olduğunu vurguladı. Altınbaşak, şunları söyledi:
Mayını yeraltında bulan araç
TÜBİTAK’ta 300’den fazla proje var. Hedef odaklı bir yaklaşım ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın ilk iki aşamasında 100 bin TL verdiği 400 proje arasından seçeceğimiz projelere 500 bin TL hibe vereceğiz. Üç değişik yöntemin birleştirilmesi ile yeraltı mayınları tespit edebilecek, duvarın arkasındaki bir odadan görüntü alabilecek bir teknoloji geliştirdik. Türkiye’nin dünya ile yarışabileceği bu teknoloji de bir hafta önce TSK’ya teslim edildi.
2500 kilometre menzilli füze
Son Teknoloji Yüksek Kurulu toplantısında 8 karar alındı. 9. karar da Başbakanımız Tayyip Erdoğan’ın isteği doğrultusunda alındı. Hedefimiz, karadan ve havadan atılabilen füzenin menzilini, 2 bin 500 kilometreye çıkarmak. 500 kilometre menzilli füze projesini tamamlayıp TSK’ya teslim ettik. 10 metre sapma ile hedefi vurması istenen füze testlerde 5 metre sapma ile hedefi imha edebildi. 2012 sonuna dek sözkonusu füzenin menzilini bin 500 kilometreye çıkarmak niyetindeyiz. 2 bin 500 kilometre menzilli füze de artık bizim için gerçekçi bir hedef.
 
Bu ihalenin uzun sürmenin sebebí anlasiliyor



https://www.youtube.com/watch?v=Nn-z5FyHg-g

- - - Aktualisiert - - -

Dikkat edin bu reportaj 2012 basinda


https://www.youtube.com/watch?v=vj1yhjCe_vM



TÜBİTAK: Hedefimiz 2 bin 500 kilometre menzilli füze yapmak






TÜBİTAK Başkanı Prof. Yücel Altınbaşak, 2 bin 500 kilometrelik füze hedefine iki yıl içinde ulaşmak istediklerini söyle




Altınbaşak, “500 kilometre menzilli füzeyi TSK’ya teslim ettik. Bu yıl da bin 500 kilometre menzilli füzeyi tamamlamak niyetindeyiz” dedi. Altınbaşak, temel amaçlarının Türkiye’den Google, Microsoft, Facebook gibi girişimcilik ürünleri çıkarmak olduğunu vurguladı. Altınbaşak, şunları söyledi:
Mayını yeraltında bulan araç
TÜBİTAK’ta 300’den fazla proje var. Hedef odaklı bir yaklaşım ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın ilk iki aşamasında 100 bin TL verdiği 400 proje arasından seçeceğimiz projelere 500 bin TL hibe vereceğiz. Üç değişik yöntemin birleştirilmesi ile yeraltı mayınları tespit edebilecek, duvarın arkasındaki bir odadan görüntü alabilecek bir teknoloji geliştirdik. Türkiye’nin dünya ile yarışabileceği bu teknoloji de bir hafta önce TSK’ya teslim edildi.
2500 kilometre menzilli füze
Son Teknoloji Yüksek Kurulu toplantısında 8 karar alındı. 9. karar da Başbakanımız Tayyip Erdoğan’ın isteği doğrultusunda alındı. Hedefimiz, karadan ve havadan atılabilen füzenin menzilini, 2 bin 500 kilometreye çıkarmak. 500 kilometre menzilli füze projesini tamamlayıp TSK’ya teslim ettik. 10 metre sapma ile hedefi vurması istenen füze testlerde 5 metre sapma ile hedefi imha edebildi. 2012 sonuna dek sözkonusu füzenin menzilini bin 500 kilometreye çıkarmak niyetindeyiz. 2 bin 500 kilometre menzilli füze de artık bizim için gerçekçi bir hedef.

Wir haben jetzt das Jahr 2015 und es wurden gerade mal die 800 Kilometer erreicht, drei Jahre nach dem sie eigentlich die 2.500 Kilometer erreicht haben wollten.
 
Wir haben jetzt das Jahr 2015 und es wurden gerade mal die 800 Kilometer erreicht, drei Jahre nach dem sie eigentlich die 2.500 Kilometer erreicht haben wollten.

Bazı evde yaptın hesap Çarşıda uymuyor.

Yakıtsız uçak için destek bekliyor!

İzmir’de 40 yaşındaki Hasan Hüseyin Yeni, geliştirdiği radara yakalanmayan, güdümlü füzelerce vurulamayan, havada yakıtsız binlerce kilometre uçan uçağın da aralarında bulunduğu projeleri bulunduğunu öne sürerek, bunlar için destek istedi.




Projesini kendisine vatandaşlık veren ABD'de uygulamaya konabileceğini belirten Yeni, "Türk'üm ve Müslüman'ım. Bu nedenle öncelikle ülkeme hizmet etmek istiyorum" dedi.
Aslen Bergamalı olan Hasan Hüseyin Yeni, 2002 yılında, 'Yakıtsız Uçak Projesi' ile adından söz ettirdi. Ortaokul 2'nci sınıftan itibaren eğitime son veren Yeni'nin ulusal basında geniş yer bulan projesi, o dönemde olabilirliği üzerinde tereddütlere neden oldu. O dönemdeki tüm basın açıklamalarını Türk Hava Kuvvetleri'nde görevli istihbarat subaylarının istediğini öne süren Yeni, şöyle dedi:
"O dönemde orduda 'Korgeneral' rütbesi ile görev yapan E.K. başkanlığında Hava Lojistik Komutanlığı'nda 7.5 saat süren brifingle projemin olurluğu kabul edilmiş fakat bunu çok gizli anlaşmalar nedeniyle hayata geçirtmenin o anki koşullarla mümkün olamayacağı dile getirilmişti. Bu süreci aşmanın mantıklı yolu, bu projeyi kamuoyuyla basın aracılığı ile paylaşıp, ulusal bir kamuoyu desteği ile projemi hayata geçirtebilmenin önünü açmak istenmişti. Fakat istenilen amaca yaşanan ekonomik ve siyasi krizler nedeniyle ulaşılamadı. AK Parti'nin yaşadığı sıkıntılı süreçlerde buna eklenince ister istemez uzun bir bekleme dönemine girildi" dedi.
EĞİTİMİNİ TAMAMLADI
Bu süreçte yarım kalan eğitimine devam eden Yeni, Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü'nü 'Üstün Onur Belgeleri' ve 'Mezun Onur Belgesi'yle başarıyla tamamladı. Eğitimine devam ederken ABD'den davet aldığını aktaran Yeni, şöyle dedi:
"Belirli zaman periyotlarında bu ülkeye gidip, orada araştırmalarda bulundum. ABD Hükümeti vatandaşlık verdi. Şu an ABD kimliğim, sosyal güvenlik kartım ve bu ülkeden alınmış ehliyetim var. Aynı zamanda da sivil havacılıkta çok hafif hava araçları kategorisinde olan 'Microlight' hava aracının uçuş eğitimini aldım ve elimde 'Pilot Lisansım' bulunmaktadır. Yine Denizcilik Müsteşarlığı'nın açtığı eğitimlere katılıp 'yat kaptanı' oldum. 24 metreye kadar olan yat ve tekneleri kullanabilmekteyim. Kısaca bu duraklama dönemini hem uçak projem ve diğer bazı diğer projelerimin AR-GE'leri üzerinde çalışarak geçirdim. Şu an New York'ta ikinci üniversite eğitime başladım."
PROJENİN DETAYLARINI İLK KEZ PAYLAŞTI
1990 yılında azalan petrol yakıtlarına karşı alternatif olacak hava ile çalışan uçak motoru projesinin detaylarını ilk kez payşacağını belirten Yeni, şunları söyledi:
"Petrol ve türevleri ile çalışan uçaklar günümüz teknolojisine göre söylemek gerekirse jet motoru üzerinde bir türbin sistemi ile püskürtülen yakıtın basınç ve hava ile yanması sonucu oluşan bir sistemdir. Beni, hava ile çalışabilecek olan uçağımın şeması çok daha farklı. Havayı sıkıştırma özelliği ile 300 psi atmosferik basınç ile yüksek bir trans tepki oluşturarak ileri hareket enerjisi sağlayacak. Aynı zamanda kendi kendine enerji üretecek. Petrolle çalışan bütün hava araçları belli bir zaman ve belli bir mesafe gittikten sonra yakıtı bittiği için inip yakıt alma zorunda. Fakat benim projemde, uçak, hava yani atmosfer denilen stratosfer tabakası 40 bin ve 45 bin feet irtifa noktasında kullanıp hareket ettiği ve havayı kullanarak kendi kendine enerji ürettiği için binlerce kilometre ve kıtalar arası uçabilme özelliğine sahiptir. Aynı zamanda uçakların güdümlü füzeler gibi vurulma risklerine karşı en büyük sıkıntı noktası kullandığı yakıttır. Egzostan çıkan sıcak gazlar güdümlü füzelerin direk kilitlenme noktası oluşturarak uçağı imha ediyor. Projemedeki uçakta yakıt kullanılmadığı için bu risk de ortadan kalkıyor. Farklı bir dinamik yapı kullanmamdan dolayıda yakıtsız uçağım radarlara daha düşük eko sinyal gönderiyor. Bu da uçağın küçük bir kuş gibi yansıtıp, radarlara yakalanmama denilen 'jift teknolojisine' sahip olmasını sağlıyor. Özetle, radara yakalanmayan, güdümlü füzelerce vurulamayan, havada binlerce kilometre uçan muazzam bir uçak projesi. ABD, bu projemin bazı bölümlerini duyduktan sonra beni kendi vatandaşlığına aldı. İstesem bu projemi orada hayata geçirebilirim. Ancak, ben bir Türk'üm ve bir Müslümanım. Ülkeme hizmet etme inancı taşıyorum. Her ne kadar ABD şu an ikinci ülkem ise de ben kendi ülkeme hizmet etmek istiyorum."

[h=4]
hasannuseyin3.jpg

Aynı zamanda turist rehberliği yapan ve iki kişilik uçağı ile turist gezdirerek geçimini sağlayan Yeni, tamamladığı diğer projelerini ise şöyle sıraladı:
"AR-GE Projesi, Süper Beyin Gücü Projesi, Mermi Projesi, Cep Telefonunu Bombaya Çevirme Projesi, Mayın Hazine ve Arazi Tespit Cihazı Projesi, Hava ile Çalışan Tank ve Kara Taşıtı Projesi, Hava ile Uçan Füze Projesi, Güdümlü top Mermisi Projesi."
Hasan Hüseyin Yeni'nin bu projelerinin ayrıntıları şöyle:
* AR-GE PROJESİ: Çekirdek bir beyin gücünün öncülük ve başkanlığında kurulup projesi olan herkesin katılabileceği "Teknolojik Buluş - İcat, Tasarım, Üretim" ilkesinde faaliyet yapacak dev bir bilim laboratuvar merkezi. Laboratuvarda, devlet ve millet olma adına gereksinim taşıyan teknolojik ve askeri alanda başta olmak üzere her konuda tasarım yapılıp, üretilebilecek.
* SÜPER BEYİN GÜCÜ PROJESİ: AR-GE'de kendini en az 2 proje ile ispat etmiş üstün süper zeki beyinlerden müteşekkil çok özel yetkilerle çok gizli projelerin üretileceği süper beyin gücü projesi.
* MERMİ PROJESİ: Örnek bir G3 piyade tüfeğinin ya da 9mm bir tabancanın mermisinin dörtte biri oranında daha az barut kullanarak, silah üzerinde hiçbir modifikasyon yapmadan bir tankı delip geçebilen mermi projesi.
* CEP TELEFONUNU BOMBAYA ÇEVİRME PROJESİ: Tekli ya da çoklu cep telefonlarına (binlerce telefona aynı anda) gönderilecek bir sinyalle (özel frekansla) cep telefonunun pilini süre - zaman kontrollü patlatma (bombaya dönüştürme) projesi.
* MAYIN, HAZİNE VE ARAZİ TESPİT CİHAZI PROJESİ: Radar teknolojisini kullanarak özel bir donanımla yatay sinyal göndererek 2 km yatay açıda onlarca metre yeraltını, kapalı yer ve mekanları (bir bina) 3 boyutlu olarak anlık veri vererek görebilme projesidir. Dedektör gibi elle arazi ya da bölge üzerinde dolaşarak manuel tarama ile değil bir araba içerisinden bile sinyal göndererek yer altını ve yer üstünü görebilmek mümkündür. Örneğin bir binaya bakıldığında içeride kaç kişi var? Konumları nedir? Ceplerindeki paraların çap ve yarıçaplarını ölçerek özgül ağırlığından, ağırlığını bulmaya kadar hassas tespit etme cihaz projesi. Gizli hiç bir şey kalmamakta, yer altını ve yer üstünü 3 boyutlu olarak görebilmek mümkün olmaktadır.
* HAVA İLE ÇALIŞAN TANK, ARABA - KARA TAŞITI PROJESİ: Petrol ve türevi yakıt kullanmadan ikmalsiz sürekli çalışıp kullanılabilecek neredeyse sıfır maliyetle saatte 200 km'nin üzerinde hız yapabilecek yeni kara taşıtı projesi.
* HAVA İLE UÇAN FÜZE PROJESİ: Petrol ve türevi yakıt kullanmadan ses hızının 3 katı hızına çıkıp sınırsız menzile sahip yakıtsız füze projesi.
* GÜDÜMLÜ TOP MERMİSİ PROJESİ: Yüzlerce hatta binlerce km menzile sahip herkesçe bilinen top ve mermisi kategorisinde olup ama uydu güdüm kontrollü yeni top mermisi projesi.

Kaynak: Doğan
[/h]
 
.
Turkish Navy Outlines 2033 Vision (excerpt)

(Source Al Monitor; published May 21, 2015)

By Metin Gurcan

Turkey has embarked on an ambitious national shipbuilding plan whose first concrete result is the Ada class of large ASW corvettes (TNS Heybeliada, left), and will be gradually expanded to larger ships (TR military photo)
The most important event of the International Defense Industry Fair, organized in Istanbul May 5-8, was the signing of an agreement between Turkey’s Undersecretariat for Defense Industry (SSM) with Turkish Sedef and Spanish Navantia for construction of a $1.2 billion landing platform dock (LPD) that has emerged as the prestige project of the Turkish navy.

This project has become the most expensive defense project to be attempted in Turkey.

The LPD is planned to be delivered to the Turkish navy in 2021. Mujdat Uludag, the director of the Naval Vessels Department of the SSM, said, "Our naval command will deploy the LPD that will be constructed in Turkey in operational areas of the Aegean, Black Sea and Mediterranean and when necessary in the Indian Ocean and the Atlantic.”

This ship is designed to accommodate 1,450 persons and could sail for 50 days without resupply at 22-knot speed. The LPD, when needed, will be used for natural disaster relief with its fully equipped 34-bed hospital. The LPD, which will displace 27,436 tons fully laden with a length of 231 meters (757 feet), is the biggest naval platform of the Turkish navy. At the request of the navy command, a ski jump will installed on the LPD. This will enable Turkey to acquire 15 F-35B (short takeoff, vertical landing) aircraft as part of 100 F-35s it plans to purchase.

Although Turkish news media has been describing the LPD as an aircraft carrier, experts say it will have facilities and capabilities beyond those of a carrier. Expert Devrim Yaylali, who knows the Turkish navy well, told Al-Monitor that this platform, although it will not carry as many planes as a regular aircraft carrier, will nevertheless have its own fighter plane component.

But, distinct from a carrier, it will be able to deploy combat troops, their weapons, ammunition, main battle tanks and other vehicles to crisis zones and will take part in landing operations with the landing ships it will carry in its pool.

Yaylali said, "This capability will boost force redeployment capability of the Turkish navy phenomenally." Yaylali also noted that there could well be other uses of the platform in areas of Turkey’s interests.

"In addition to its military uses, this ship will be useful in operations other than war. For example, in 2011 when the civil war broke out in Libya, scores of civilian and military vessels were mobilized to evacuate more than 20,000 Turks working in that country and these vessels had to make many risky trips. If we had had a platform vessel we could have evacuated our citizens faster with fewer trips and with less exposure to risks.

“Moreover, the armed helicopters or combat aircraft based on the LPD could have provided protection to the evacuees from the air. Or, in 2004, when Turkey decided to send assistance to Indonesia after the Aceh tsunami, we could have sent more relief supplies and delivered them to the victims from the air and the sea. The medical facilities of the LPD could have provided essential medical assistance to suffering civilians.”

From Yaylali’s remarks, it seems that the capabilities offered by the LPD will make it an important instrument of foreign policy that will accentuate Turkey’s soft power beyond its military prowess.

The project is supported enthusiastically not only by the Turkish navy but also by President Recep Tayyip Erdogan and other Justice and Development Party (AKP) politicians. There are actually rumors that the ceremony to sign the agreement for the LPD was hastily moved up to this year's defense industry fair under pressure from Erdogan. In short, the project has become a prominent prestige military-security project for the Turkish navy and an internal and external foreign policy tool for AKP leaders. (end of excerpt)
Turkish Navy Outlines 2033 Vision (excerpt)

die unterschriften wurden diesen monat gesetzt zwischen dem turkischen schiffbauunternehmen sedef und der spanischen navantia zum baum des lpd schiffes (landing platform dock) fur die turkische marine..

neben kampfhubschraubern kann das lpd auch ca 15 f-35 b kampfjets mit transportieren, damit wuerde sich die reichweite und einsatzmoglichkeiten der turkischen marine enorm erweitern..


hier ein model vom turkischen lpd

LPD_zpsr8aqmmmf.jpg
 
Zurück
Oben