Esselamu aleyküm, Büyük Adam!
Sana bu şekilde hitap etmemin sakıncası olur mu? Sakıncası olmaz tabi. Şahsına yönelik şeyler seni rahatsız etmez. Fakat Somalili çocukların aç kalmasının seni çok rahatsız ettiğini ve onlara yemek verdiğini gördüm. Onları bağrına basmak için yanlarına gittiğini de… Bunun bana nasıl göründüğünü biliyor musun? Bir Ramazanda tutulan iki oruç gibi…
Vücutlarının arka taraflarını koltuğa dayandığı zaman, insanlar kibirlenir. Sende ise bunun eseri yok. Bana, Allah’ın Resulü aleyhisselamın ashaplarını hatırlatıyorsun… Neden, biliyor musun? Onlar, Cennetle müjdelenmenin dinlenmeye çekilmek anlamına gelmediğini biliyorlardı… Asla! Onlar için teşvik edici bu müjde daha fazla çabalamayı gerektiriyordu. Takdir edilen bu “aferinden” sonra, onlar daha da ileri gidiyordu. Bundan dolayı “onlar öndeydi, her zaman önderdi”. Benzersizdi. İşte sen de öyle görünüyorsun… Önderlerden biri gibi… Değilse de, bugün ümmetin imamısın. Senin Kur’an okuyuşunu dinledim. MaşaAllah…
Bir de seni özgürlük konvoyundaki insani yardım gönüllülerini öldüren İsrail korkaklara ‘ders verdiğinde’ dinledim! Aynen öyle, çok iyi söyledin! Onları avlundan kovdun… Çok iyi yaptın, öyle olması gerekiyordu! Sen sadece Yüce Allah’ın önünde başını eğersin ve ondan sonra da mazlumların önünde… Yüce Allah’ın önünde, O’na itaat etmenin bir işareti olarak eğdiğin başı, mazlumların önünde onlarla olduğunun, himayende olduklarının ve onları yalnız bırakmayacağının işareti olarak eğersin…
Göğsünü, kahraman Srebrenica çiçeğiyle süsledin. Kahraman göğsüne Srebrenica çiçeğini taktın… Unutturma gayretinde olanlar, yakandaki çiçeğin yapraklarını koparmak isterdi. Ama sen unutmadın!
Yüce Allah’tan, meskeninin en güzel kokulu çiçeklerle süslü olmasını istiyorum. Sen bizim gururumuz, büyük ağabeyimizsin. Sen bizim Büyük Adamımızsın.
Bosna Hersek seni çok seviyor!
Autor: Ammara Šabić Langić