Boşnakların İslam’la tanışmaları 7. yüzyıllara dayanmaktadır. Arap Yarımadası’nda çok hızlı bir şekilde yayılmasını tamamlayan İslam inancı, 7. yüzyılda Adriyatik’e ulaşan Arap tacirler vasıtasıyla Dubrovnik kıyılarına varmış ve çok sınırlı da olsa buralarda kendisine taraftar bulabilmiştir.
Boşnakların geniş kitleler halindeki inanışları ile ilgili olarak Hristiyanlığın sapkın bir mezhebi olarak Bogomillikten bahsedilebilir. Bu Bulgar kökenli mezhep, 10. yüzyılda kendisine “Bogomil” (Tanrı tarafından sevilen) adı verilen bir rahip tarafından kurulmuştu. Sırbistan’dan İstanbul’a uzanan Ortodoks coğrafyası içinde gelişen mezhep, geleneksel Hristiyan öğretisiyle arasındaki büyük fark nedeniyle, “sapkın” (heretik) bir akım olarak görülüyordu.
Bogomillerin inançları arasında; Hz. İsa’nın çarmıha gerilmediği, bunun bir yanılgı olduğu vardı. Dolayısıyla Bogomiller haça itibar etmiyorlar, hatta yanlış inancın bir ifadesi olduğu için haça tepki duyuyorlardı. Vaftize ve Hristiyanlığın en temel ritüellerinden biri olan ekmek-şarap ayinine de karşıydılar. Bogomiller Katolik kilisesini put sayıyor, havarilerin gerçek varisinin kendileri olduğunu iddia ediyorlardı. Dünyevi-insani bağlardan kopmuş yalınayak bir İsa figürü çiziyorlardı. Haç işaretinin abartılı kutsallaştırılmasını benimsemiyorlardı.
Bogomillere göre kilise binaları, şeytanın evleridir, kiliselerde toplananlar da putperesttirler. Bu yüzden kiliseleri reddedip, her yerde ibadet edilebileceğini savunmuşlar ve genellikle de evlere kapanarak ibadetlerini gizlilik içinde yürütmüşlerdi. İbadetleri, gündüz yedi gece de beş kere yapılan duadan oluşuyordu. Ayrıca her haftanın pazartesi, çarşamba ve cuma günlerini oruçlu geçirirlerdi. Bütün bunları, maddenin esaretinden kurtulmak ve ruhları ruhani krallığa yükseltmek için yaptıklarını söylüyorlardı. Bunun için de sıkı bir züht ve münzevi bir hayat öngörülüyordu.
Bogomillik, Bulgaristan ve Makedonya’dan Sırbistan’a yayıldı. 1180’de Sırp kralı Nemanya, kilise sinodunu / meclisini toplayıp, Bogomiller’e karşı alınacak tedbirleri kararlaştırdı. Buna göre, onların ileri gelenlerinin dilleri kesildi, kitapları yakıldı, bağlıları da memleketten sürüldü. Bunun üzerine Bogomiller, Sırbistan’dan kaçarak Bosna’ya sığındılar. Bir grup Bogomil de İstanbul’dan deniz yolu ile Dalmaçya’ya gelerek önce buraya yerleşti. Burada da barınamayınca bu grup da bir süre sonra Bosna’ya kaçtı.
Bosna’da rahat bir yayılma ortamı bulan Bogomillik, bir süre sonra krallığı da etkisi altına aldı. 1199 senesinde Bosna hükümdarı Ban Kulin, karısı, kız kardeşleri ve birçok akrabası ile Bogomilliğe intisap etti. Böylece, her yerde baskı ve işkence gören Bogomiller, Bosna’da rahat bir nefes almaya başladılar. Bundan sonra Bosna, Bogomilliğin merkezi ve sağlam bir kalesi oldu. 1180-1463 yılları arasında hüküm süren Bosna Krallığı’na bağlı olan Bosna Kilisesi, Osmanlı fetihlerinden önce işte böyle bir inancın mirasçısıydı.
Macar Krallarının ve Papalığın sapkın saydıkları Bogomilliğe karşı düzenledikleri yok etme ve cezalandırma seferleri, Boşnakların nezdinde Hristiyan dünyasına karşı epey tepki oluşturmuştu. Bogomillik, halkın Müslümanlığa geçişini kolaylaştırdığı gibi, Bosna’daki İslami kültürün özgün biçimlenişine de damgasını vurdu.
Fatih Sultan Mehmet, Bosna’yı fethettiği zaman Bogomil mezhebindeki Bosna Hristiyanlarına son derece hoşgörülü davranmış ve onların devlet hizmetinde yetişmelerini sağlamıştır. Bazı kuralları Müslümanlığa yakın olan Bogomil mezhebi mensupları, kendilerine baskı yapan Katoliklerden nefret ediyorlardı. Buna mukabil Osmanlıların vicdan hürriyetlerine hürmet göstermeleri ve adil idareleri karşısında toplu olarak Müslüman olmaya başladılar. Onların devşirme olarak alınan çocuklarına, Bogomillerin bir başka adı olan Pataren’den dolayı Poturoğulları adı verildi. Zamanla ordu, saray ve devlet hizmetinde görev alan Poturoğulları, Osmanlılara tam bir sadakatle görevlerini sürdürmüşlerdir.
Sancak’ın fethi Bosna’dan önce gerçekleştirilmiştir. 1460’ta fetih zamanında İshakoğlu İsa bey tarafından fethedilen Sancak bu tarihten sonra hızlı bir yapılanma geçirmiştir. Camiler ve tekkeler bu şehrin dokusunda önemli yer etmişlerdir. 1460’ta Gazi İshak Bey tarafından yaptırılan cami Yeni Pazar’ın kuruluşunda merkez olmuştur. Şehir bu cami etrafında kurulan mahallelerle giderek daha da canlanmış ve ticari bir merkez haline gelmiştir. Şehirde imar edilen camiler şunlardır; İskender Çelebi Camii, İskender Subaşı Camii, Voyvoda Ahmet Camii, Kapıcıbaşı Hamza Voyvoda Camii, ilk adı Madeni Sinan olan Eyüp Bey Camii, Hayrudin (Bayramlı) Camii, Hasan Çelebi Camii, ilk adı Gazi Sinan Bey olan Yeni Camii, Çalep Verdi ya da Hacı Kadı’nın Camii, Ferhadiye Camii, Trebinye Camii, Menteşli Ali Camii, Devlet Hatun Camii ya da Krnya Camii, Sultan Murat Camii, Palanka Camii ve Nikşiç Camii’dir.
Bosna ve Sancak’ın İslamlaşması birden olmamıştır. Osmanlı yönetiminin vergi toplamak için tuttuğu defterlere bakıldığında Bosnalıların İslam’ı uzun bir süreç sonucunda benimsedikleri görülür. 1468-69 yıllarında tutulan defterler, İslam’ın henüz oldukça az sayıda Bosnalı tarafından benimsendiğini göstermektedir; Orta Bosna’daki 37.125 Hristiyan aileye karşılık, yalnızca 322 Müslüman aile vardır. 1485’te Sancak’ta tutulan bir defter ise, İslam’ın kök salmaya başladığını göstermektedir: Hristiyan 30.552 aileye ve 2.491 dul ve bekara karşı, Müslüman 4.134 aile ve 1.064 bekar vardır. Bunu izleyen 40 yıl boyunca, İslamlaşma artarak devam etmiştir. 1520’Maradona defterler, Sancak ve Bosna’da toplan 98.095 Hristiyan aileye karşı 84.675 Müslüman ailenin varlığını göstermektedir. Araştırmacı yazar Noel Malcolm’un vurguladığı gibi, Bosna’ya dışardan ciddi bir Müslüman göçü yaşanmadığına göre, bu rakamlar din değiştiren Bosnalıları göstermektedir. Boşnaklar tıpkı Osmanlılar gibi çoğunlukla sünnidir ve Hanefi mezhebine mensupturlar.
Bogomilizm ..Bo